Mısır’ın kontrolünde olan Refah Sınır Kapısı, İsrail kontrolü dışında Gazze’nin dış dünyaya açılan can damarıdır.
Gazze’nin Mısır’la olan güney sınırında yer alan bu kapı, insani yardımların ulaştırılması ve yaralıların ve yabancı pasaport sahiplerinin çıkışına imkan sağlanması çabalarında hayati önem taşıyor.
Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısının ardından İsrail yerleşimi kuşattı ve tüm deniz, hava ve kara sınırlarını kontrol altına aldı.
Refah sınır kapısının yalnızca sınırlı olarak açık kalmasına izin verdi.
Bu, Gazzelilerin 360 kilometrekarelik kıyı şeridini terk etmesinin tek yolu haline geldi.
İsrail, Refah sınır kapısını doğrudan kontrol etmese de güneydeki Kerem Şalom askeri üssü ve diğer gözlem noktalarından bu bölgedeki faaliyetleri an be an izliyor.
Gazze Şeridi’ne ne kadar insani yardım akıyor?
Savaşın ilk günlerinde Mısır, Refah’ın açık olduğunu ancak İsrail’in Gazze’yi bombalaması nedeniyle kullanılamayacağını açıklamıştı.
Mısır tarafından yardım ulaştırılmasına ilişkin koşullar konusunda yaşanan anlaşmazlıkların ardından ilk insani yardım konvoyu 21 Ekim’de Gazze’den geçmeyi başardı.
Birleşmiş Milletler, Refah’tan günde ortalama 14 insani yardım kamyonunun geçtiğini söylüyor.
Ancak temel ihtiyaçların karşılanması için en az 100 kamyonun bölgeden geçmesi gerektiği tahmin ediliyor.
Yetkililer, savaştan önce her gün tüm sınır kapılarından 400 TIR’ın geçtiğini belirterek, bölgedeki insani krizin ne kadar kritik olduğunu vurguluyor.
Refah’tan geçen insani konvoy sayısının az olmasının bir diğer nedeni de sınırın büyük çaplı bir insani operasyon için yeterli donanıma sahip olmaması.
Ayrıca İsrail’in denetim prosedürleri yardımın ulaşmasını önemli ölçüde geciktiriyor.
Yardımın gecikmesinin bir diğer nedeni ise insani yardım TIR’larının Refah’ı geçtikten sonra doğrudan Gazze’ye ulaşmaması ve yüklerin Mısır-İsrail sınırı Al-Awce/Nitzana’da bekleyen TIR’lara aktarılması.
Mısır’a yönelik göç dalgası endişesi
Mısır, Gazze’ye sınırı olan tek Arap ülkesi ve Filistin göçünün istikrarsızlaştırıcı etkisinden korkuyor.
Bu endişenin temelinde Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah El Sisi’nin Müslüman Kardeşler’in Hamas’a karşı temkinli yaklaşımı yatıyor.
Mısır, geçmiş çatışmalarda İsrail ve Filistinli gruplar arasında arabuluculuk yapmıştı.
Ancak bu durumlarda, yardımların içeri girmesine ve tıbbi tahliyelerin dışarı çıkmasına izin verdi, ancak büyük ölçekli insan hareketini engelledi.